11 Ocak 2013 Cuma

Bir zamanlar

Hayatın bize ne getireceğini bilmezdik.Bir zamanlar sokakta oynamaktan eve gelmezdim.Gizmodak ve Usneb ne zaman zaman kavga etse hem sevinir hem üzülürdüm sonra Gizmodak ile pembe bir gül kopartır ve Usneb'e verirdik.Gizmodak"Özür dilerim affeder misin beni?" der ve gülü verirdi.Biz böyleydik işte daha belki 4 yaşındaydık ama aramızda çok güzel ilişkiler vardı.Sonsuz bir hayal gücümüz vardı her yaz akşamı uzay gemisi oynardık ve gerçekten kendimizi uzayda hissederdik.Yılan,seksek,plan,uzay,ip,ortada sıçan ve bisiklet&paten favorilerimizdendi.En geç bisiklet sürmeyi ben öğrendim.Ben kolay öğrenemiyordum.Çünkü ablam bana devamlı bağırıp dururdu.Bir gün Karub abim beni bisiklete bindirdi hiç unutmam Tahsin bakkalın önünde hatta o zamanlar Tansu Çiller afişleri vardı su deposu bulunan dev duvarların üstünde biraz anarşist söylemlerde vardı.Sabahın erken vaktiydi.Aşağı indik.Karub abi şöyle dedi,"Gülniş sakın korkma seni bırakmayacağım hadi sür.."ve inandım arkama devamlı bakıyordum evet oradaydı beni tutuyordu bir daha baktığımda aramızda uzun bir mesafe olduğunu gördüm gülüyordu."Akrub abiii geliyorum."ve neşeyle bisikleti döndürdüm ve yanına gittim..Hayatımda birinin beni salıvermesi beni ancak bu kadar mutlu edebilirdi sonunda bende öğrenmiştim.
Dedem, babam uzun iş dönemlerinde evde olmadığından aniden çıkar gelirdi.Babamın diktiği ve bahar aylarında açan benimde üstündeki reçine balları yediğim bir erik ağacı vardı.Onun önünden doğru elinde bir hasır çanta ile gelirdi.Balkondan onu izler heyecanla eve koşar "Dedem geldi anne." derdim.Ablam,kız kardeşim,annem ve ben..Bir ev dolusu dişi kapıya heyecanla koşardık.Dedemizi öperdik.Bilirdik ki içinde Nazilli simitleri ve bademli kurabiye olacaktı çünkü anneannem çok güzel yapardı.Dedemin tepesine koşar saldırırdık.Bazen kel kafasını öperdim bazen kafamı koskocaman karnına koyar bunu üç kardeş yapardık "Dede burada ne var?" derdik.Hep aynı soru ve sorunun cevabını bilirdik.Ve inanırdık.İnanırdım."Tavşan var sizin için büyütüyorum ya.." hepimiz hayretle "Nasıl yemek yiyorlar?" .."Ben besliyorum onları."der ve göbeğini gere gere gülerdi.Hayatımda yalanlarına severek inandığım en tatlı yalanı söyleyen insandı.Keşke daha çok öpseydim dedemi.5 ay geçmesine rağmen bir gün bile unutmadım dedemi her gün hatırlıyorum ve anladım ki birini hatırlarsanız asla ölmez..
Annem ablamla ikimize barbie bebek alırdı.Ablam bana "Hadi kıralım" derdi ben pek anlamasam bile kırardım sonra tam bir işkence kafasını ve kolunu takmak için uğraşır başaramaz "Anne...taksana "diye uzatırdım annem takmak için didinirdi.Evimiz dağda olduğu için bahar aylarında çintar(dağ mantarı),kekik toplamaya giderdik aslında yenilebilir tüm otları toplardık.Annem bana mantarları gösterip;"bunlar zehirli kızım yenmez aman dikkat et."derdi.Dağda büyümek muhteşem bir şeydi akan ufak su dereleri öyle temizdi ki parmaklarımı daldırıp oyunlar oynardım.
Bizim tek sırrımız tebeşir ve seksek mermerlerimizi sakladığımız dağdaki zulalarımızdı.Masumca büyüdük.Tüm kötülüklerden habersiz.Bu yüzden belki de hala çocuk kaldık hepimiz.Büyümek istemedik.Ömrümün en güzel zamanları..
Her sene okul aralarını sevinçle beklerdik çünkü dedemlerinin yanına Nazilli'ye gidebilir ve kuzenlerimizle oyun oynardık.Ben en çok Atayı severdim saatlerce arabacılık oynardık.Sonra birlikte uyurduk.Şimdi büyüdük.Büyümek kötüymüş anladım.Küçükken hayat karmaşık değil.Küçükken dedem arka bahçedeki tulumbayı doldurmamıza izin verirdi havuzu doldurmak için 5 çocuk  5 saat uğraşırdık sırayla çekerdik sonra dedem gelir ve motoru takıp hemen doldururdu.Sanırım bilerek canımıza okuyordu.Bize 2.katta gülüyordu belki de kimbilir..Tulumba suyu belki 5 derece biz kilot atlet havuza dalardık donmaktan önce geberir sonra alışırdık aslında şu an bana o kadar büyük gelmese de küçük bir çocuk için yeterince büyük 5 çocuk rahatça sığıyorduk.Genelde çıktıktan sonra grip olurduk ama vücudumuz direnç kazandı o sayede.Dedemin arka bahçesinde mandalina,limon,kırmızı erik,turunç ağaçları vardı ve tabii olmazsa olmaz üzümler dadanır yerdik.Dedem bizim için kayısı ağıcına salıncak kurardı biz sallanırdık o koca ağaç biz fazla kayısı yiyip 4 çocuk cırcır komasına girince dedem tarafından kesildi çünkü anneannem sabah kayısı reçeli,öğlen taze kayısı,ilkindi de kayısı hoşafı ve kayısılı kek,akşam kayısı yedirince durumu düşünün.Bize büyük bir sabırla din ve duaları öğretirdi hiç kızmadan zorlamadan.Keşke herkes dedem gibi olsa diyorum.Dedem güçlü bir adamdı.Uzun boylu ve cengaverdi dişleri o kadar sağlamdı ki kemikleri bile katır katır yerdi bazen bende eti kemiğiyle yemeye yüz tutunca annem "Aynı dedesi "der ama kimse dedem gibi yiyemez en azından ben öyle kalın kemikleri hiç kıramam.
Eve buruk bir üzüntüyle dönerdik dedem bize Nazilli simidi ve peynir alırdı.Sonra bizi yollardı.Babaanneme her hafta sonu giderdik ve bilirdik ki bize çikolatalı gofret almıştır.Her bayramda bize mendiller ve çoraplar verirdi birde sevgi.Sevgiden büyük hediye yoktur.Biz hep sevgi alarak büyüdük.
Babaannemden bana kalan anı kızılcık reçeli oldu dünyada hiçbir reçeli o reçel gibi sevmedim.Ben babaannemi kızılcık reçeli ile yaşatıyorum.Dedemi ile dünyadaki her şey ile..Babaannem aniden hasta olmuştu.Halbuki onunla Esmeralda izlerdik.Bir günde alzehimer olduğu ortaya çıktı.Bir anda artı vermiş.Hep geçmişi anlatırdı sonra öldü.Ayaklarını gördüm pespembe ve yumuşaktı.Babamın avuç içleri gibi yumuşak avuç içlerini ve damarlı incecik kollarımı hiç unutmam..O zamanlar çok küçüktüm.Hiç ağlamadım arkasından kabullenmedim.Hayır şaka yapıyordu.Her geçerken evinin balkonuna baktım biliyordum biz her giderken el sallardı ama artık çıkmıyordu ve bir gün kabullendim.Ağladım..Çocukken insan ölümü anlamıyor ama büyüyünce anlıyorsun.Sanki dedem hiç ölmez gibi geliyordu o koca bir dağ gibi başımızda dururdu hep.Bizim gizli dağımız.
Dedemin beni bisikletin önüne bindirip gezdirdiği günler.Dedemin bizim topumuzu patlatmak isteyen gıcık karşı komşusuna kızışı ve bizi koruyuşu,evimize çıkıp gelişleri,gür kahkahaları ve güzelim yörük sesi gözümün önünden gitmez..
Her bahar tüm çocuklar olarak dağda uçurtma uçururduk.Uçurtmayı uçurduktan sonra çimlere uçanıp gökyüzüne bakar "Sanırım Allah bu kadar büyük."derdim.Gökyüzü küçükken daha büyük..5 yaşındaki çocuk ne düşünebilirki..Her uçak geçerken sevinir ve el sallardım."Baba baba hadi gel bakın babam onun içinde."diye bağırırdım.Babamızı çok özlerdik babam apartmanın arkasından yorgun argın halde çantasıyla gelir bizi görünce yüzü parlardı babamın terli kokusunun burnumuza mutlulukla çekerdik.O eve çıkar biz oynardık ve hiç şaşırmadan babamın gür sesi duyulurdu "E..,Gülnihal,F.. derhal eve!" herkes gülerdi ama herkes babamdan ölesiye korkardı biz korkuyla eve koşardık çünkü dakik olmak evimizin baba prensibiydi.Ailecek birlikte olmaktan mutlu olurduk üç kız kardeş yıkanır sonra babamın dizlerinin önüne otururduk babam sırayla saçlarımızı tarar ,kurutur,örer ve bizi öpüp yatırırdı.Bir babanın kızlarına verebileceği en güzel şey sevgidir.Bizim babamız bunu hep hissettirdi..Babam hep kızları olduğu mutlu olduğunu söyler hala.Bugüne kadar ağzından hiç "Erkek çocuk olsaydı."lafı duymadık hep "İyi ki kızlarım oldu."der hatta benim doğumuma yakın hep kız olmam için dua etmiş..
Küçükken hep "babam gibi bir erkekle evlenicem" derdim.Kızlar hep babalarına benzer erkekleri severler..Ablama bakıyorum da pek yanıltıcı bir söz değil doğru bir söz olduğunu görüyorum..Babam eve gelince dağa mangala giderdik babam elleriyle soslar yapar etleri hazırlar bizim için dilip yedirirdi.Radioda şarkı açarlar annemle o şarkıları söylerdiler.Biz en çok et yeme müsabakası yapardık.Hatta üç kıza karşı babam en hızlı yeme yarışması yapardık ve bizim bıdık F. babamı bile yenerdi sanki ağzı minik bir bebek ağzı değilmiş gibi.Hiç unutmam babamla yarışıyorlardı ve bir seferde kocaman bir portakalı yutmuştu nasıl oldu hala anlam veremiyorum ama babamdan 50 kuruş almıştı o zamanlar ,anatomi bilimi bile eminim bunu açıklayamaz..
Annem hep saçlarımızı küt yapardı ve biz ağlardık.Sonra bize prenses elbiseleri giydirirdi."Saçlarınız gürleşsin diye annecim."derdi.Benim biraz fazla gürleşti sanırım..Sağol anne..
Her kış bit mevsimi yaşardık.Tam bir işkence..
Annem bir gün delirdi.Kadın haklı olarak bıkmıştı.Kafamıza gaz yağı bile sürüyordu tamam geçiyordu ama bit salgını olan bir zamandı ve devamlı bit geliyordu.Annem artık zıvanadan çıkmıştı ve karşı komşunun kızının kafasına böcek öldürücü detan sıktığını öğrendi.Kafalarımıza sıktı ve eşharpla sıktı kafamızı, deli yanıyordu resmen derilerimiz kalktı desem yalan olmaz fakat sonunda kurtulmuştuk.Annem tabii hiç kimseye bitlendiğimizi hiçbir zaman söylemedi.Yıllar sonra mahalledeki teyzeler şöyle dediler;"Bizim çocuklarda bitliydi hep onları temizliyorduk ama annen çok titiz ve bizimkilerin bitli olduğunu öğrenince sizi eve kitler diye söylemiyorduk."cidden kitlerdi eminim hayatta yaklaştırmazdı bizi..
Şimdi çocukluğuma baktığımda hep güzel anılar biriktirmişim diyorum.
Böyle güzel bir çocukluk yaşadığım için Allah'a şükürler olsun..
Ömrümün en güzel 12 senesine..
Bir zamanlar ve hala kullanılmakta olan bana verilen iğrenç ve normal lakaplar;
Gülniş(Favoridir sadece çocukluk mahalle arkadaşlarım ve teyzeler tarafından kullanılır+ailem)
Günlük defter
Günlük yağ
Günlük süt(Hala annem diyor :'(   )
Günlük serileri Nezihi adında sınıf arkadaşım tarafından çıkartılmış olup annem tarafından devam ettiriliyor..
Kedi(Annem)
İğne(Annem)
Asil at(Annem)
Nur gibi Nihalim,Ay gibi Nihalim(Annem)
Mavişim(Babam)
Ak kızım(Babam)
Pak kız(Anneannem)
Gül Hanım(Dedem)
Ay yüzlü kız(Öğretmenim 1.)
Çimen(Matematik Öğretmenim)
Yoğurt çanağı(Ablam)
Blanki(Kardeşim)
Aşkım,Kardeşimmmmmm( Kardeşim)
Yankım(Kardeşim)
Jelibonlu pastam(Gülin)
Bebecik(Tu.)
Feriğim,Sunçao,Serçe,Sarı kedi(Sunbaem)
Gülüm(Er Ryan)

Gördüğünüz gibi ilginç lakaplarım var kim bilir daha niceleri vardır.Bunları söylemeyi başarabilen insanlar zaten can ciğer kuzu sarmam olduğundan izin veriyorum.Aslında yüksek dozda kimse adımı bozamaz ama bunlar doğduğumdan beri artık üstüme yapışmış.Hoş bende;

Aşkım(Annem)
Nilgünüm gülüm ayım her şeyim(Annem)
Ada(Babam)
Emiliy(Ablam)
Blinki,:Kardeşiiiiiiiiimmmm,Sarı papatyam(Kardeşim)
Sunbae,Sarı serçe(Sunbae)
Er Ryan(Er ryan)
Usneb
Gizmodak
Sell,Selocan(Selin)
Yeşil başlı göven ördeğim,Teyzesinin kınalı kuzusu,Teyzesinin erkeki,Erkek kuşum,Mıncırık kuşum,Minik pandam,Teyzen sana kurban olsun güzel bakışlım (Biricik tek canım bebeğim canım yeğenimin teyzesinden en çok duyduğu sözler)



5 yorum:

  1. Ne güzel anılar... Dilerim ki! Geleceğinde, geçmişin gibi mutlu ve güzel olsun, Merkür.

    YanıtlaSil
  2. tümüyle tatlı anıların ama.
    iyi ki yazmışsın.
    :)
    sana en güzel şeyleri bence annen söylüyor.
    :)
    yeğene söylediklerin çok hoş.
    tatlı aileniz var ne güzel.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet daha o kadar çok ki belki bir posta bile yazabilirim..
      Ailecek fazla kafa dengiyiz diyebilirim hepimiz konuşkan ve güleç insanlarız özellikle annem,babam ve ablam aşırı derece sıcak kanlı.
      Annemle ikimiz,babamla ikimiz ayrı ayrı bir grup gibiyiz her zaman ben aralarında terziyim birlikte Allah nazarlardan saklasın eğleniriz.
      Annemle birbirimize başka pek çok şey diyoruz ama buraya yazmadım bu kadar kafi :)

      Sil
  3. Anılarına dahil olmak istediğimi daha önce hiç söyledim mi? Güzel anılarına... =)

    YanıtlaSil