11 Mayıs 2013 Cumartesi

Saçların

Uzunca bir süre hüzünle baktı ardında ardından Suna..
Ona hiç onu sevdiğini söylememişti..Şimdi Sinan mezun oluyordu kaç gün kalmıştı 13 gün mü?Sonra Polis olacaktı.Tekrar gözleri doldu.
Yıllar sonra birbirlerine rastlamalarından sonra her şey ne çabuk değişmişti aralarında sıcak bir duygusal bağ oluşmuştu.Sinan ona o akşam buluşma teklifinde bulunmuştu..Suna ilk anlamamıştı ama sonra güzelce giymişti kabarık mavi elbisesini, dalgalı saçları belinde sallanırken mavi gözleri ile etrafı süzüyordu.Sinan neredeydi acaba yoksa geç kaldığım için gitti mi diye düşündü ama sonra uzunca boyu ile Sinan çıka geldi.Sanki karnında sıcak bir top vardı sonra bu top tam boğazının ortasına oturmuştu o yaklaştıkça yüzü sanki alev alıyordu bir nedeni yoktu ama heyecanlanmıştı.Daha önceden hiç böyle olmamıştı sevdiğini sandığı kişinin yanında bile böyle olmamıştı.
Sinan içten bir gülümseme ile yanına yaklaştı.Acaba tokalaşmalımıydı yoksa yanaktan öpmelimiydi uzak bir arkadaş gibi..
İkisini de yapmadı Suna sadece içten bir gülümseme ile baktı..
Sinan sanki yüreğine bakıyordu ve ilk o açtı ağzını ,"Yıllar sonra seni görmek ne kadar farklı ,seneler sonra seni göreceğimi bilemezdim.." yıllar ne çabuk geçmişti o ufak çocuklar büyümüş serpilmişti..
"Evet ne kadar değiştik değil mi?" dedi Suna içten bir gülümseme ile "Şuraya doğru yürüyelim mi?" deyip kafasıyla gösterdi yolu ve gülümsedi..
Tek değişen kendi değildi yıllar Sinan'a yaramıştı belli ki..
Suna'nın en sevdiği kahveciye doğru gittiler..Burayı her zaman severdi burası her zaman ona hoş gelirdi..Sanki yıllardır bu anı beklemiş gibiydiler yıllardır her şeyi birbirlerine anlatmaları gerekiyormuş gibi çabucak konuşuyordular birbirlerini tanımaya öyle ihtiyaçları varmış gibiydiler..
Halbuki Suna hiç böyle olmamıştı en sevdalı olduğunu sandığında bile böyle olmamıştı..
"Gel seninle bir tek tavla oynayalım seni yeneceğime eminim." dedi Sinan bakışlarını Suna'nın yüzünde gezdirirken .."Çok iddialısın ama ben iyi bir oyuncuyum." dedi Suna başı dik ve mağrur bu bir çift göz içini nasıl olurda böyle eritirdi.
Tavla istediler..
Şans sanki Suna'dan yana gibiydi ama Suna oyunu yenmek istemiyordu.
Ama Sinan'da yenmek ister gibi değildi birbirlerine devamlı kozlar veriyordular ikisi de bunu fark edip gülüştüler."Hadi ama ciddi oyna." diye sırıttı Sinan.."Seni gerçekten yenmek istiyorum.." diye kaçamak bir göz kırptı.
"Peki bayım sen kaşındın o zaman." diye zarı attı ve oyuna devam ettiler..
Oyunu Suna kazanmıştı ve Sinan gözlerine gözlerini hapsedip "Kumarda kayıp ettim sana ama aşkta kazacağım." dedi..
Parayı ödeyip kalktılar deniz ayrı güzel hava ayrı bir tatlıydı.
Sonra durdular ufukta uçan martılara baktılar.
"Ben gidiyorum Suna ama geri geleceğim..Az kaldı eğer sende benim gibiysen şu martılara bak..Şayet bugün aynı hisleri yaşadıysak bırak saçlarını koklayayım ama benden başka biri olmasın..Yalnız ben bileyim saçlarının kokusunu.İnan başka bir isteğim yok senden kötü değil niyetim sen istemezsen inan ben sana bir adım yaklaşmam ben sana dokunmaya kıyamam Suna."
gözlerinde gezen hüzün bulutlarını görüyordu Suna ne yapmalıydı bilemiyordu ama bir ömür saçlarını bu adam koklasın istiyordu ama bir nedeni yoktu.
Sessizce yaklaştı.
"Bir şartla." dedi Suna.
Sinan başını kaldırdı.
"Söyle elbette."
"Başka bir saçı ciğerlerine çekersen Sinan bilki bırak saçlarımın kokusunu varlığımın yokluğuna inanırsın.Çünkü senden başka kimseye kendi isteğimle koklatmayacağım bu saçları artık onlar senindir.."
"Elbette bahar gözlüm ben seni yıllar sonra bulmuşum başka eller bana düşmandır." diye yaklaştı usulca kokladı saçlarını ve sıcacık bir öpücük koydu anlına."Sen benim helalimsin bundan sonra 3 ay daha bekle beni olur mu?Senelerce ayrıydık ya hemen geçecek bu 3 ay." dedi..
"Senden önce hiç yüreğim böyle yanmadı.İnan bana bunlar bir çapkının sözleri değil.Seninle buluşurken böyle olacağını bilmiyordum daha uzaktan aldım kokunu bir şeyler varlığını hissettirdi bana meğer gözlerinmiş hep."
Usulca yürüyorlardı gökyüzünde martıların sesinden başka bir şey yoktu.
Suna çantasını açtı içinden defter çıkarttı."Al bu sende dursun benden bir parça olsun sende." dedi yüreği bir el tarafından sıkılıyordu.Sanki kalbi delirmiş gibiydi ona bakarken yüreği böyle tatlı oluyordu.
Bazı insanlar hep derdi iki insan arasında özel bağ olursa ilk anda belli olur diye Suna hiç buna inanmamıştı şu ana kadar..
"Mezun olup buraya oradaki görev süremi halledip çabucak geleceğim sana..Beni habersiz bırakma..Seni yolda arasam kızar mısın bana ?Sesini özlerim belki."dedi gözleri heyecan yıldızları saklıyordu sanki.
"Tabii ki arayabilirsin..Bende çok isterim bunu." dedi heyecanla.Onun sesini özleyecekti yani bunlar gerçekmiydi bu kısacık zamanda her şey bu kadar mükemmel olabilir miydi?.
Vakit yaklaştıkça ikisi de geriliyordu.
"Zaman ne çabuk geçti."diye sitem etti Suna..
Başını salladı Sinan sessizce uzaklara dalmıştı gözleri ,Suna'nın dolan gözlerine bakıyordu.
"Hadi git artık ." dedi Suna.
"Sanırım saçma gelecek ama seni ilk gördüğüm anda yüreğim sevdi Suna." dedi ve hızla uzaklaştı.
Mırıldanarak kendi kendine "Sanırım bende Sinan bende." dedi  ve arkasından öylece baktı.Tüm hızıyla yürüyordu.Omuzları dimdik duruyordu.
Tam bir adım attı Suna telefonu çaldı.
"Sesini özledim." dedi Sinan..
"Gerçekten mi ne çabuk ."dedi Suna ama aslında oda özlemişti ya 2 dakikada yalan değildi ama söyleyemezdi ona..
"Çabuk mu 2 dakika nasıl uzundu bir bilsen şu an arkamı dönüp sana baksam gidemem diye korkumdan bakmıyorum bile." dedi tüm samimiyeti ile.
Saatlerce konuşmak yetmiyordu sanki.Biri sussa diğeri razı değildi sanki.Saatler hızla geçti.
"Dur sana resmimi atayım ."dedi Sinan..
Fotoğrafta tek eli silahının üzerine duran Sinan hiç gülümsemiyordu ama tüm haşmeti ile ona bakıyordu ona bakarken ki gözleri değildi bunlar ama aynı güzel yüzdü üniformasının içinde gururla duruyordu ileride komiser olunca omuzlarını süsleyecek olan yıldızlar ne çok yakışırdı ona..
Suna sessizleşince Sinan endişelendi ,"Alo Suna orada mısın?."
Sesi kısılmış kurumuş boğazı ile, "Buradayım Sinan resmine bakıyordum da ." dedi.
"Üniformanın sana ne kadar yakıştığını düşünüyordum bende " utanmış bir sesle "Teşekkür ederim sen beğendiysen artık daha çok seviyorum..Sen seviyorsun diye üstümden çıkartmam artık." diye espri geçiyordu ama Suna ciddi zannedip "Ama kokarsın Sinan." diye yumuşakça konuşuyordu Sinan onun şakayı fark etmediğini anlayınca gür sesi ile güldü.
Suna telefonun bir ucunda utanmış bir şekilde susuyordu.
Biraz daha konuşup kapattılar..
Suna defterini açtı ve Sinan'ı yazdı uzunca süre..
Günler geçiyordu.Bir gün daha heyecanlı uyandı Suna.
Renklerin daha renkli olduğu bir gündü.
Okuldan çıkarken Sinan'a haber vermişti.Fakat asıl şoku o anda yaşadı üstünde üniforması ile Sinan tam karşısında duruyordu hızla ona doğru koştu tam önünde durdu sarılmak istiyordu ama yapmadı .
"Sen sen burada ne yapıyorsun." dedi gülerek.Sanki onun gerçek olduğuna inanmaz gibi yüzünü tarıyordu.
Sinan gülerek ,"Kaçtım ama geri dönmeliyim nasıl böyle delilik yaptım bilmiyorum ama seni görmek istedim ama artık gitmeliyim benimle yürür müsün biraz." dedi..

Sinan giderken arkasından bakıyordu..
Yine ona dememişti..
Ama bir gün diyecekti..


(Belki devam eder.Etme olasılığı yüksek)

2 yorum:

  1. Bunu sen mi yazdın yok artık ünlü birinin sandım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bunu ben yazdım canım :)
      Hep şarkı paylaşıyoruz diye yazı yazmayacağız değil ya :)

      Sil