30 Mart 2014 Pazar

Mim Mimi-G

Zamska ve Tuxedo iki bloggerda beni mimlemiş ve benden bahsetmiş.Mim'in özelliği sevdiğiniz takip ettiğiniz bloglardan bahis ediyorsunuz..


1.Tuxedo 
Hayatım boyunca çok fazla erkeklere güvenen biri olmadım ,ama o her zaman benim arkadaşım ,sohbet etmeyi en sevdiğim  ve babam kadar dışarıda alışveriş yaparken gezmeyi sevdiğim tek erkek olma özelliğine sahip.Çok nadir blog yazdığı zamanlarda benden kat ve kat güzel yazdığını fark etmiş sanırım durmadan başının etini yemişliğim vardı.Şimdi ise kendi takipçileri olan benimde sıkı takip ettiğim harika bir blogger, harika bir insan..
2.Tıpçı Günce
Hayatıma gireli aslında çok yeni olmasına rağmen çok severek takip ettiğim girdiğim vakit muhakkak okumaya çalıştığım tatlı blogger,samimi öncelikle ne anlatıyor derseniz hayattan şeyler kendi hayatı,başkaları,okuduğu kitaplar..

Bu blogu ile gördüğüm zamanı çok mutlu olmuştum.Çünkü aslında ben böyle acayip blog okuyan bir blogger değilim ama birilerini sevdiğim zaman okurum.Zamska'da benim gibi aşk kitapları seven bir kız ve bu beni çok mutlu etmişti.Kendi gibi olan başkası olmayan biri sanırım insan samimiyet görünce oraya gidiyor..
Zamska ismi bana Franz Kafka'nın Dönüşüm kitabının baş karakteri olan Samsa ismini anımsatıyor saçma gelebilir ama nedende bu ismi söylerken aklıma bu kitap gelir ..

4.Siyah İnci(Dönence)
Kendi hayatını paylaşan bir erkek bloggerımız ,askere gitti ,askerden döndü hep yazdı ben ilk blog açtığımda beni ilk takip edenlerden biriydi ve ben o zaman ona çok alıştım ve aradan geçen 5 yıllık dilimde her yazdığını okumasam bile pek çok yazdığını okumaya çalıştım..Dilerim yazmayı bırakmaz..



Bu işte okuduğum en garip blogger diyebilirim kişisel özellikleri benimle tamamen zıt bir blogger olmasına rağmen hiçbir yazısını kaçırmadan okuyorum.Hayatı ciddi anlamda Dallas olan bir kişi bazen bunları yaşıyor mu diye üzüldüğüm bazen ayrıl lan şu dümbükten diye kızdığım bazen iyi yapmışsın diye sevindiğim acayip akıcı hayatını anlatan blogger.


6.Alis
Tuxedo sayesinde tanıyıp sevdiğim blogger tanıyalı çok olmadı ama çok seviyorum.Oda ilişkiler üzerine,kendi ilişkileri üzerinden yazıyor ama gerçekten güzel yazıyor..


Yazmadığım ama çok sevdiğim bloggerlar;
Deeptone(Sade ve Derin),Düşsel,Düşlem,Çilek Tadında(İpekto),Tugask(Blog adına ulaşamadığım için listeye direk ekleyemediğim blogger.),Yolun Neresindeyim?(Sergül Kato),Your Face My Canvas(Görkem Karman),Bikotbitişört,Bokböcükü,Füsun T.,Tulkas!?,Sesilya..

Herkes mimlidir..




29 Mart 2014 Cumartesi

Bilim insanı olmak zor

Buraya girmeyeli neredeyse 2 hafta olmuş..Çok yazmak istedim ama ben sığ bir hayata sahip biriyim.Ama yine de bir yerden başlamak istiyorum..
Bir bölüm öğrencisi olarak beni 4 yol bekliyor.Ya akademisyen olacağım ya sivil hayatta çalışacağım.Akademisyen olursam ya bilim adamı olacağım ya sadece hoca..Sivil hayatta ya fabrikada çalışacağım yada öğretmenlik yapacağım-aradaki fark burada üniversite hocası olmayacağınız araştırma yapmayacağınız gerçeği..
Velhasıl kelam ben kendime bir alan seçmiştim kafamdan ama işte hayat bizim istediğimiz gibi gitmez biz hayatın istediği gibi gideriz..O düşüncemden vazgeçmedim üstüne gideceğim..
Bu arada ben boş durmadım ve çeşitli yerlerden kendime staj aramaya çalıştım ama bakalım şimdilik aylak duruyoruz..Acılar içindeyim geceleri çenemi sıkarak uyanıyor rüyamda kimyasal formüller ve ligantları görüyorum..
Hatta bu gece ligant ile ilgili tahtada bir yazı vardı kafam karışmış birine soruyordum rüyamda o derece..
Okulda çok ama çok sevdiğim bir kız arkadaşım ile istediğimiz alandan tez almak istedik ki daha 3.sınıftayız onlarda yok canım olmaz şimdi çok az vakit var yetişmez ama gidip TÜBİTAK'a başvurun dedi biz tabii bulamadık çok üstüne düşmedik sonra ne görelim okul bir ilan vermiş bu konuda hemen o arkadaşıma dedim ..
Eve döndüm ve beni aradılar "Hadi bizde başvuralım!"..
Tamam dedim bende ama benim daimi bir erkek sınıf arkadaşım var onunda katılıp katılmayacağını sordular bende ona "Hadi sende gel ne olur." diye direttim..
Ertesi gün bu işlerin zor işler olduğunu anlamaya başladım..
Bilim insanı olmak meşakkatli,hırslı,sabunlu yollardan yürümektir.
Okulda buluştuk ve içimizde en yüksek transkript notuna sahip olan başvuru yapacak yani bize başkanlık edecekti benim en kötüsü söylemesi ayıp neden bilmiyorum çok kötü notlu değilim ama bu dönem tavan yapmak için çalışıyorum.Benim çağırdığım arkadaşımın en yüksekti birde bir kız arkadaşımızın iyiydi.Tam yürürken not ortalamaları Hubble teleskobu civarında gezip Kimya Mühendisliğinde çap yapan bir grup var onları gördük bizim S. iyi çocuk hemen bu işlemle ilgili soru sordu çünkü onlarda başvuru yapıyordular ve şöyle demeye başladı o hırslılar;"Siz başvuramazsınız boş verin,zor iş bunlar,not ortalaması şart." falan filan diyorlar.Hocaya gittik bize yapılacaklar talimatı verdi ve bize şöyle dedi;"Ben sizin tez hocanız olurum." fakat biz o kadar meşguldük ki bunu bir anda unuttuk..
Ana bilim başkanı hocamızın yanına gittik kendisi iyi mi kötü mü anlamadığım bir adam zira benim başımı yaktı çünkü aldığım dersi tekrar aldırttı muaf etmedi ..Baktık derste kapıda beklemeye başladık.Neyse 1 saatten fazla bir süre geçtikten sonra çıktı bizde onu kapıda yakaladık ve hemen yanına koşup söyledim -başvuru yapmak istiyoruz belge lazım falan diye umursamadı ve resmen bizi başından attı ve kim sizin tez hocanız diye çıkıştı diyebilirim.Diğerleri hemen üzüldü bende yapmayın böyle olur dedim..Bir şekilde elimizden geleni yapmamız gerekliydi..
Hemen hocanın yanına indik kibar tatlı bir kadın.. Hocanın yanına indik ben ;" Hocam bizim tez hocamız olur musunuz?" dedim girer girmez unutmuştum çünkü hocada gülerek " Olurum tabii." dedi sonra hocaya durumu anlattım hemen bizimle yukarı çıktı bölüm başkanı ile konuştu yetmedi bize bir Profesör ayarladı bize tavsiye mektubu vermesi ve yardım etmesi için çeşitli onay belgeleri aldırdıktan sonra yarın buluşup başvuru yapalım dedi..
Mutlu mesut eve döndük..Bu arada yarın son gün ve akşam 5 e kadar vaktimiz olduğunu bilmiyorduk.
Ertesi gün benim dersim vardı fakat hoca dersi iptal etti.Bu benim işime geliyordu çünkü tez hocamızın yanına erken gitmemiz gerekliydi bende kütüphanedeki işimi halledip 'Aldığım kitapları bir gün geç götürüp 75 kuruş ceza yedim.'.Sonra kendi bölüm cafemdeki arkadaşların yanına gittim daha çok konuyla ilgim olmadığı için dinleyen taraf ben oldum..
Vakit gelince hocanın yanına gittim.Zavallı hoca boğuşuyordu..
Şu konuya değinmedim biz 4 kişiydik fakat bize şöyle dediler " En fazla 3 kişi olabilirsiniz." bunun üzerine grubumuzun tek erkeği olan ve benim gel dediğim arkadaş atar gider yapıp "Ben gidiyorum." demeye başladı bende "Hayır gitmiyorsun." dedim.Nitekim gün sonunda ben ayarlama yaptım ve o benim başkanım, diğer iki kızdan notu yüksek olanda diğerine başkanlık etti.
Ben böyle konularda hiç panik değilim hızlı ve pratik zekalı olduğumu kanıtladım yine..Bunlara kalsa vazgeçecektik zaten S. her zaman vazgeçmeye ve isyan etmeye meyilli bir erkek bu huyuna bazen gıcık oluyorum..Neyse böylece bizim konumuz ayrı kızların ayrı oldu..Hocada iki ayrı tez özeti hazırladı yaklaşık 7,8 sayfalık özetleri kuruma sunacaktık.Diğerleri de geldi bu arada o Hırslılar Grubu devamlı karşımıza çıkıp S. ye devamlı işte siz yapamayacaksınız,zamanında yetişmez diyordular ve merak edip evraklarına bakmak istediğinde hırsızdan mal kaçırır gibi kaçırdılar buda bizim gruptakilerin çok ağrına gitti fakat benim umurumda değildi .Ben kimsenin sözü ile bir işten vazgeçecek biri değildim yine bunlar vazgeçecekken önledim.Benim başka bir derse gitmem gerekiyordu ve ayrıldım onlarda bu sırada sözde tezi kontrol etmişler ki yanlış etmişler hoca sende bak deyince fark ettim hemen.
Ben döndüğümde hoca yoktu ve saat 15:15 civarıydı. Ve bizim başvuru vaktimiz gittikçe azalıyordu bu arada bir çok işlem sorunu vardı banka hesapları falan filan bilmek gerekliydi arkadaşlar onları öğrenmeye gittiler hoca geldiğinde 16 civarıydı ve bir saat kalmıştı bu arada Hırslılar Grubu odamıza girip kıs kıs gülmeye ve "İnternet çok yavaş yetişmez." diyerek gülüp gittiler.Hoca halletmeye çalışıyor ama bir türlü olmuyordu hepimiz gerildik saat artık 17 olmuştu sistem kapanmadığı için çıldırmışcasına uğraşıyorduk ama site aşırı yükleme yüzünden o kadar yavaştı ki olmuyordu.
Hoca o sırada kız arkadaşları kayıtlamaya çalışırken benim başım dönmeye başladı artık olmayacak bu diye .Hoca "S. senin T.C. numaran neydi." dedi.S. söyledi hoca zaten şifreyi ezberlemişti artık bende bildiğim tüm duaları etmeye başladım ve bir anda onaylandı hepimiz mutluluktan delirdik.Fakat S. hemen çekti gitti.Beklemesi gerekliydi kızlara ayıp yaptı tek kendini düşünür gibi bir tavır..Ben bekledim hoca uğraşmaya başladı ben ve diğer kız açtık ellerimizi dua etmeye başladık ve oda onaylandığında hoca arkadaşa çak beşlik yaptı ve göbek atarak döndük.Çok zordu gerçekten ve ben çok açtım eve nasıl döndüm bilmiyorum.Dilerim projemiz kabul olur..Bize başarılar dileyin bu bilim insanı olmak için ilk adımdı..İlk adım bu kadar zorken devamı nasıldır acaba..



16 Mart 2014 Pazar

En güzel klipler#1

Sertap Erener'in en güzel klibidir..Ayrıca ailesi ve kendisinin çocukken ki görüntüleridir.Görüntü kalitesi çok kötü olmasına rağmen öyle sıcacık öyle güzel bir aile tablosu var ki nazar değmesin insan klibi izlerken huzur buluyor..
Gördüğüm en güzel Türk kliplerinden biri değil hatta en iyisi o kadar sürreal bir klip ki ben bayılıyorum izlerken..Klibin en başındaki şiir..Klipteki resim sahneleri,rüyalar her şey harika..
Bu klip küçükken beni çok etkilemişti nedense çok az kişinin bildiği hatta kimsenin pek hatırlamadığı ama benim bir türlü zihnimden çıkartamadığım bir klip.Mustafa Altıoklar ne yakışıklı..Avrupayi kıyafetler ,düello her şey şahane bence..Hatta adamın yaralıyken at üstünde gelişi falan..


Şimdilik bu üç kliple olayı tamamlıyorum belki bu serinin devamı gelebilir ..

15 Mart 2014 Cumartesi

Çok cahilsin keşke ölsen

Hep derim ki akıl var fikir yok !
Evet bazen bazı insanlarla konuşurken bunu düşünüyor ve çok yoruluyorum .Allah affetsin kendimi üstün gördüğüm için değil ama cahillik her zaman sinirimi bozar.
Benim en sevmediğim şey cahil olduğunu fark etmeyecek kadar cahil olan insanlar..
Cahillik okumak değildir hiç okumadan çok kültürlü birey olabilirsiniz..Cahil adam bilmediği şey hakkında konuşmaz,konuşamaz..
Neymiş sokaklara çıkanlar yolsuzluk için değilde Müslüman bir başbakan ve Cumhurbaşkanı istemedikleri için çıkıyorlarmış hele hele beyne bak bunu yazan beyin bağırarak uzaklaşmıştır yada küçüklüğünden ters akım yaparak yanmıştır..
Aaa resmen akıl var fikir yok..
Canım canım biz Başbakan dan önce ateşe mi tapıyorduk,öküze mi tapıyorduk.Başbakan ve partisi mi bize dini getirdi neyin kafasını yaşıyorsun sen ya çok ciddiyim.Din bilmezsiniz din din din diye bağırırsınız sizin kadar cahili bir araya getirince Hüloğ oluyor demek ki ay vallahi ..
Siz ne yiyor içiyorsunuz bir anlasam ..Kafalar afyon çekmiş gibi..
Hayır o kadar cahilsin ki ve en kötüsü yalancısın ki yalan söylemeyi de beceremiyorsun birde deniyorsun neyse..
Öncelikle Akp falan beni hiç ilgilendirmiyor bu birincisi lakin beni yöneten insanlar hırsız olmamalı ,benim gözüme baka baka benim babamın verdiği vergiyi çalıyor herifler..Sonra benim şanlı askerime dokunmayacaksın arkadaş ,askeriyeyi mahvettiniz ama nedenini görebiliyorum..Bebek katilini dışarı çıkartmak için benim güzelim Paşamı çıkartıyorsunuz fakat sevincim kursağımda kalıyor çünkü İlker Paşadan sonra görüyoruz ki dağdaki teröristlerde hapisten çıkıyor ve Apo içinde zemin hazırlanıyor..
Şimdi zeka özürlü aç ve gözlerini gerçeği gör.O dar beynin bunları göremiyor farkındayım fakat sana acımıyorum bile bu kadar cahil olmak senin suçun.

12 Mart 2014 Çarşamba

Bir kaç kare

Hera Hilmar bu kız Da Vinci's Diamond da oynuyor bildiğim kadarıyla resim çok hoşuma gitmişti kızda farklı bir güzellik var..Diziye başlamayı düşünüyorum baya iyi puan almış İmdb'den ..

Ronald Reagan bu gördüğünüz seksi vücuda sahip erkeğin Amerika Birleşik Devletlerinin 40.başkanı olduğuna inanabiliyor musunuz..Gerçekten manken gibi vücudu varmış başkanın bir söz vardır bir içim su..Günaha giriyoruz gece gece..Kendisi aynı zamanda oyunculuk yapmış bir başkan..Vay be milletin başkanına bak bizimkilere bak arkadaş..

Nikola Tesla..Benim deyimim ile Nikola'm elalemin aşüftesi ile kumsalda uzanarak sohbet ediyor..O kadar kıskancım ki yani kimseyi yaklaştırmam yanına kim o kız kim..

11 Mart 2014 Salı

Hayatımın Jenerik Müziği Hayatımı Anlatmış..

Hayatımın jenerik müziğini hatırlarsanız Françoise Hardy-Tous les garcons et les filles..
Neyse şarkının Türkçe sözleri bana ne kadar uyuyor çevirisini aynen koyacağım..
Hayatımın jenerik müziği sanki beni anlatıyor..


Yaşıtım olan tüm erkekler ve kızlar
Sokakları el ele geziyorlar
Yaşıtım olan tüm erkekler ve kızlar
Mutlu olmanın nasıl olduğunu çok iyi biliyorlar 
Gözleri gözlerinde, elleri ellerinde


Yarın korkusu olmadan aşka kapılmışlar
Evet ama ben, sokakları yalnız yürüyorum, kaybolmuş bir ruh gibi
Evet ama ben, yalnızım, kimse benden hoşlanmadığı için


Günlerim gecelerim gibi
 Hep aynı geçiyor
Ne bir neşem var ne bir üzüntüm 
Kimse kulağıma "Seni seviyorum." diye fısıldamıyor


Yaşıtım olan tüm erkekler ve kızlar
Geleceğin hayalini kuruyorlar
Yaşıtım olan tüm erkekler ve kızlar
Aşk nedir çok iyi biliyorlar 
Gözleri gözlerinde, elleri ellerinde


Yarın korkusu olmadan aşka kapılmışlar
 Evet ama ben, sokakları yalnız yürüyorum, kaybolmuş bir ruh gibi
Evet ama ben, yalnızım, kimse benden hoşlanmadığı için


Günlerim gecelerim gibi
Hep aynı geçiyor
 Ne bir neşem var ne bir üzüntüm
Ah şu güneş benim için ne zaman parlayacak?
Yaşıtım olan erkekler ve kızlar gibi
Ben de bilecek miyim aşk nasıl bir şey?
Yaşıtım olan erkekler ve kızlar gibi
O gün gelecek mi hiç bilemem


Ya da gözlerim gözlerinde, ellerim ellerinde
Mutlu bir kalbim olacak yarın korkusu olmayan


O gün artık kaybolmuş bir ruh olmayacağım
O gün ben de benden hoşlanan birisini bulacağım. 


Tiger of eyes






İşte bir süredir hayallerimi meşgul eden gözler her yere bunu çizerken buluyorum kendimi ne yazık ki yeteneğim yetersiz ve tam canlandıramadığım için böyle çıkıyor karşıma..Ah o gözleri..Birde benim zihnimde görseniz..
Kim bu gözlerim sahibi bende bilmiyorum zihnimde var bende çiziyorum ..Kötü çiziyorum başarısızım affola..

9 Mart 2014 Pazar

Benden notlar


  • Her kız gibi bende aşk kitaplarına dayanamıyorum..Aşk filmlerini izlemek tam bir tutku..Ne kadar mantığımı dinliyor olsam da aşkın masumiyeti hep çekiyor..
  • Tam Arnavutun inadına sahip biriyim hatta bazen o kadar inatçı oluyorum sanırım böyle zamanlarda kimse sevgimi kaybetmemeli..
  • Anne olmak istiyorum.En istediğim şey bir gün kendi bebeğimin bokunu temizleyip,emzirip ve kokusunu çeke çeke öpmek..İlk doğduğunda her bir parmağını tek tek öpeceğim..
  • Mavi rengi çok seviyorum ve evimin bir odasının mavi olmasını istiyorum..Duvara Van Gogh'un Ayçiçeklerinden birini çizeceğim..
  • En sevdiğim bilim adamı Nicola Tesla.En sevdiğim ressam Leonardo da Vinci.En sevdiğim şarkıcı Jonbonjovi.En sevdiğim şarkı It's my life.Hayatımın jenerik müziği Tous les garçons et les filles.
  • Baharatlı çubuk krakeri,Lays baharat çeşnili,karamelli çikolata yemeği çok seviyorum ayrıca Adana kebap,midye ve kokoreç çok seviyorum..
  • Bahçeli evim olsun istiyorum ve orada lavanta yetiştirmek istiyorum..
  • Kocam olacak şahısa bademli kurabiye yapmak istiyorum..Çünkü bu benim için çok özel olduğu anlamına gelecek..
  • En sevdiğim kitap Yüzüklerin Efendisiydi ama sanırım artık Uğultulu Tepeler..
  • Kürk Mantolu Madonna ve Genç Werther'in Anılarını okurken ağladım..
  • 2,5 yaşımdan beri hep uçmak istedim bu yüzden evde çeşitli kanat çizimleri yaptım..
  • Babamlara ilk aldırdığım kitap TÜBİTAK"Depremler ve Yanardağlar" .İkinci aldırdığım kitap "Ben nasıl oldum." gibi adı olan bir kitap ve bunu aldırdığımda annem çok utanıp kızmış ama ben zorla aldırmış ve öğrendiğim her şeyi onlara aktarmıştım..
  • Satranç gibi oyunlarda hiç iyi değilim çünkü kurnaz değilim ve asla 3 adım sonrayı düşünemem ama Einstein yada bilgi sorularında çok hızlıyımdırım..Ayrıca satranç oynarken yenilmeyi hiç sevmiyorum.Amiral Battı en sevdiğim strateji oyunu olup dehşet güzel oynarım..
  • Aşık olan insanları görmeyi çok severim..
  • Yürürken dallara,çiçeklere dokunmak beni hep mutlu etmiştir ve gökyüzüne bakmaktan kendimi hiç alamam..
  • Hala kaldırım taşlarının kenarından yürürken çizgilere basmamaya çalıştığım olur..
  • Yüzük takmayı,tırnak bakımı yapmayı çok seviyorum.İnsanlarda ilk baktığım her zaman elleridir..Tırnak yiyen insanlardan rahatsızlık duyuyorum çünkü midelerine pis mikroplu tırnak girdiğini hayal ediyorum..
  • Nedense Farm tarzı oyunları oynamaktan kendimi alamam halbuki her oyundan sıkılırım ama bu oyunlardan hiç sıkılmıyorum..
  • Kendimde yer yer küstahlığımı ve çok bilmişliğimi sevmiyorum bazen kendime bile ukala geliyorum..Bunu törpülemekteyim son yıllarda..
  • İnsanların kalplerini kırmaktan çok korkuyorum kırdığım zaman ise hep ağlıyorum..
  • Ayrıca dışarıdan hiç belli etmesem de kendi küçük odamın içindeyken hemen ağlayabilen birine dönüşüyorum..
  • Son zamanlarda sulu boya resim yapmaya ağırlık verdim..
  • Bana saygısızlık yapılmasına hiç gelemiyorum..
  • Bazen kafam fazla bilimsel çalışıyor ve eğer karşımdaki devamlı buna dini cevap verirse cinnet geçirecek kadar sinirlenmeye başlıyorum çünkü bilimi bilim olarak algılıyorum..
  • Her mevsim ellerim ve ayaklarım soğuk gelecekteki eşime şimdiden sabır diliyorum ve onu her daim üşüteceğime söz veriyorum..
  • Ağlayan insanlara ne yapacağımı bilemiyorum çok çaresiz hissediyor ve oradan kaçmak istiyorum..
  • Evde hiç bitmeyen sakız stoku yapıyorum çünkü dışarıda sakız çiğnememeye çalışırken evde pat pat dolaşmayı çok severim..
  • Evde kendime makyaj yapıp,takı taktığım çoktur..
  • Banyoda en sevdiğim duş jelleri lavantalı olan.O yoksa her zaman lotus çiçeği..
  • Nar çiçeği esansı sürmeyi çok seviyorum..
  • Hediye almayı çok seviyorum..Bana verilen hiçbir hediyeyi atmam ve saklarım..Hatta artık konuşmadığım küs olduğum insanlar olsa bile o hediyeleri o günkü anılarıyla hatırlar ve severim..
  • Oyuncak ayıları çok seviyorum..Her oyuncağıma isim koyarım..İsimleri ;Young(Yingyoung dan geliyor),Tombo(bilmiyorum ruh halim o gün öyleymiş.),Uni(Unicef ayıcığı),February(Şubat ayında geldi ve en sevdiğim ayımdır her gece birlikte uyuyoruz..),Lulu(o kadar ufak ki ona ancak bu isim yakışırdı.)...Koca kız olup oyuncakla yatıyorum evet..
  • Hayatımdan sildiğim insanları sokmamak gibi huyum vardır bunu şimdiye kadar bir kaç kişi yaşamıştır çünkü öyle merhametliyim ki kendileri barışmaya çalışırlarsa affederim..(Not:Şu an küs olduğum 2 kişiyi katmıyorum.)
  • Tam 40 tane renkli desenli yapışkan izola bandım var..Kendi kırtasiye dolabımı oluşturdum..En istediğim şeylerden biri bir dolma kalem..
  • Eski saatimin deri kayışı alerji yaptığı için mezuniyet için babamdan metal bir saat istedim annemden de altın bir kolye böyle fena biriyim..
  • En sevdiğim şey kahve içip fal bakmak,baktırmak.Hiçbirinin gerçek olmadığını bildiğim halde o anda mutlu olmayı ,etmeyi çok seviyorum.Kahvenin insanları sohbete götürdüğünü düşünüyorum..
  • En sevdiğim Doctor Who karakteri River Song..
Şimdilik bu kadar belki daha sonra devam ederim..


Benim meditasyon diyarıma gidelim

Şimdi bomboş karanlık bir alana girdik çok uzaklarda beyaz bir ufuk görüyoruz minicik beyaz bir nokta ellerimi oraya uzatıyorum o karanlık içinde gördüğüm tek ışık kaynağı onu tutmak istiyorum..Ve yaklaşıyorum,daha da yaklaşıyorum..Siyah karanlık soğuk ama aydınlığa yaklaştıkça ılık bir esinti ensemdeki  saçlarla tam göğsümden giriyor..İçim ılıyor ona yaklaşmalıyım..
Ve tuttum..Bir pencere gibi öyle aydınlık ki devamını görmüyorum..Önce bir bacağımı atıyorum sonra diğer bacağımı ve ayaklarım taşsız kahverengi kumlara basıyor..Etrafım büyük bir ormanlık alan,çınar ağaçlarının kokusu,rüzgarın kokusu ve ileriden akan bir şelalenin sesi kulaklarımı öpüyor..Kulaklarımın beni götürdüğü yere gidiyor..Taşlarla örülmüş bir duvarın tepesinden buz gibi bir sular fışkırıyor akan suyun yanlarında sarmaşıklar,bambular ve oluşan su oyuğunun yanındaki durgun su gölcüğünde lotus çiçekleri var pembe pembe..Benim üstümde bembeyaz bir elbise var hava öyle güzel ki sırtımı ve göğsümü biraz açıkta bırakmasına rağmen orası benim alanım..Ayaklarım yere çıplak basıyor..Suyun rüzgarı eteğimde dolanıyor..Elimi serin suya daldırıp içmeye başlıyorum..Ve sonra altına giriyorum suyun ağzımda bir söz;
"Ey ışıklı yol bana kapılarını aç
Ben sevmeye geldim ve sevilmeye
İlerliyorum hayat yolunda
Bana doğruyu göster
Ey ışıklı yol bana ellerini uzat
Ben şefkat doğurmaya geldim
Bana cennetini aç."
Kafamı kaldırıp nefesimi sonsuz kadar bana gelen bir zaman tutup yüzümden suyun akmasını sağlıyor ve kemiklerime kadar üşüyorum..En sonun gözlerim açık kafamdan sular hala boşanırken ağaçların arasındaki masmavi gölü görüyorum..Ve yavaşça suyun altından çıkıyorum eşyalarım ıslak ama önemli değil.Kafamda kötü hiçbir düşünce yok..Fakat bana düz bir yol gibi gelen göle ulaşmak için sayısız taş mermerden çıkıyorum.Çıktıkça ısınan beni ve elbiselerimi ısıtan bir mermer yolumun üzerinde sayısız renkte çiçek var.Ben çiçekleri kopartamam çünkü onları öldürmek istemiyorum..Zambaklar bembeyaz onları kucaklamak istiyorum ve mor sümbüller,lavantalar..Lavantaları çok severim ben ne güzel kokarlar..Son taş basamağı nasıl çıktığımı fark etmeden varmış oluyorum..Ve sonsuz güzellikteki mini göl..İçinde bembeyaz bir kayık..Elbiselerim kurudu..Yavaşça göle yürüyorum..Gölde bir iskele var oraya çıkıyorum..Ve iplerini çekiyorum sandalın ve biniyorum içine..İçinde bir lir..Yavaşça çalıyorum onu..
"Burası cennet olmalı bana 
Gitmiyor ayaklarım başka yöne
Şarkılar söylerim hayata doğru
Aç yüreğini sevgiye doğru
Tut çiçeği böceği 
Sar kelebeği
Bu şarkı denizlerde yalnızlığın adı"
Ve gölde ilerliyorum hava öyle güzel ki..Ve küçük başka bir iskeleye varıyorum..Güneş yüzümde..Kumlara basıyor ayaklarım ve kendimi kumlara bırakıyorum mutluyum orada gözlerim kapalı..

8 Mart 2014 Cumartesi

I love myself


Kusurlarımı seviyorum.!
Darılınca suratımı asmayı,
Canım sıkıldığında sebepsizce bağırmayı,
Kıskançlık krizlerimi,
Olur olmaz yerde kahkahalar atmayı,
Normal olmamayı seviyorum.
Sadece canımın istediği şeyleri yapmayı,tembelliğimi..
Bazen düşünmediklerimi birden söylemeyi,
Bazen herşeyi yüzüme gözüme bulaştırmayı.
Öfkelerimi.
Kızınca küsmeyi.
Heyecanlarımı.
Benden iyi olduklarını düşündüklerimi ki, yok..
Yatakta tembellik yapmayı.
Gereksiz para harcamayı.
Bazıları haketmediği halde, sevmeyi.
İçimdeki çocuğu,
Beni seviyorum.
İyi ki varım.
İyi ki ben benim.
Ne mutlu!
Çok mükemmel değilim.
Ama benden bir tane daha yok!
Beni seven böyle sevsin!
Sevmeyene de zaten yol verdim, gitsin!


Çıplak

Bir dişi olarak hiçbir zaman aşırı derecede açık giyinmemeye dikkat eden biriyim..Bedenimi sevmiyor değilim hatta yer yer çok güzel bulduğum hatlarımda vardır ama kendimce çok açık olmayı uygun bulmuyorum genelde yazın deniz kıyısı harici daha dikkatli olurum.
Fakat konu bu, ben değilim.Çıplaklığa bakış açım aslında..
Böyle biri olarak insanların çıplaklığını hiç garipsemiyor ve bunun çok doğal olduğunu düşünüyorum mesela bilirsiniz yerel kabileler çıplak gezerler ben o sahneleri izlerken şaşırıp utanan biri değilim..
Aslında konu şu bir erkek arkadaşla çay içerken sohbet etmeye başladık yeni izlediğim dizi Game of Thrones'un çok güzel olduğunu söyledim..Erkeklerden bir tanesi çok fazla açıklık ve cinsellik olduğunu söyledi..Utanıyormuş gibi davranmaları yalan her erkek,her birey ,her yaş grubu bunları görüyor,izliyor,merak ediyor..
Bence çok fazla açıklık derseniz bir kaç sahnede olabilir ama mesela çıplak bir bayan görmek beni neden şaşırtsın ki yani onda ne varsa bende de var " aaaa kadının göğüsleri var." diye şaşırmam mı gerekli..Yada bir kaç saniye çıplak erkek aktörler vardı onlara bakıp " waoaww" mu diyeceğim normal bir sahne gibi izleyip geçtim.Bilmiyorum kafam o kadar cinsel çalışmıyor ben diziye dizi gibi bakıyorum. Ve çıplaklık kadın veya erkek sömürü haline gelmediği sürece izlerken yadırgamıyorum.Çünkü izlediğimiz onca diziler filmler ve gerçek hayatta gördüğümüz,okullarda öğretilen şeyler..Çıplaklıkta bu kadar normal bir şey..Bu arada benim cevabım erkekleri baya şaşırttı çünkü bir kız olarak her gördüğüm sahnede ellerimle yüzümü kapamamı bekliyorlar..Yalan değil bazen film izlerken ellerimle yüzümü kapatıyorum ama beni rahatsız edecek boyutlardaysa çünkü dediğim salt bir anlık çıplaklık veya cinselliğin ötesi oluyor ve bu bence pornografik oluyor..
Yoko ve John
Yoko ve John
Yoko Ono ve John Lennon
Ben Joh Lennon ve karısı Yoko Ono'nun çıplaklığından utanmadım ya siz?Rahatsız oldunuz mu?Resimlerde iki insanın birbirine duyduğu aşktan başka gözüme çok çarpan bir şey yok..Ve son olarak insan bedeni çok estetiktir ve çok güzeldir..Her beden güzeldir..Ve hatta resimlerde bu yüzden beden çok kullanılır..Sizce de bedenler sanatsal değil mi?

7 Mart 2014 Cuma

Son 60 saat

60 saate bir ömür sığmaz gerçekten yaşadıklarım peş peşe sıralanınca şaka gibi bir hal alıyor..
Okulda yürürken önümü kesen bir oğlanın durmadan konuşmaya çalışması ve cevap vermediğim için yabancı sanıp daha çok kene gibi yapışması ile başladı her şey..Sıradan yağmurlu bir gündü ve arkadaşımla kahve içmeyi düşünüyorduk her zamanki binamızdaki cafeye gittik..Cafeye yağmurdan ıslanmış karamel renkli bizim fakülte önünde dolaşan köpek girdi herkes itip kakıyordu yavrucağı..Benimse içimden ağlamak geliyordu öyle ıslak ve mahsundu ki dayanamadım peşinden gittim peçete çıkarttıp silmeye başladım ama bir anda elimden kaptı.
Hemen gidip ellerimi iyice sabunla yıkadım..Sınıfa çıktım herkes Fransız naber ya diyor..Ben bu okulda hiç Türk olamıyorum her konuştuğum yabancılara benziyorsun göçmen gibi değilde yabancılık var yüzünde Fransız kızı diyor..Türk olamadık yani belli ki adımız Fransız kızı kalacak..     :(
Eve gittim annemleri panik yapmakta istemiyorum ama söylemezsem olmaz.Söyledim tabii annem sinirden kudurdu çünkü benim böyle ulu orta hayvan sevmemi istemez..Neyse ama ben severim yapacak bir şey yok..Sonuçta ertesi gün kaçıramayağım bir dersim vardı hocaya durumumu söyledim ve beş dakika sonra bitecek ders dedikten tam bir saat on beş dakika sonra içimden ana avrat sövüyordum tamam terbiyeli bir kız bunları düşünmemeli ama ben kuduracağım yani aşılanmazsam sinir oldum..Dışarıdan hiç sövmediğim içimden kızmayacağım anlamına gelmiyor..
Sonra hemen koşarak karantinaya gittim ne olmuş dersiniz karantina merkezini fizana taşımışlar "Adamı kudurtmak için mi bu kadar uzaklaştırıyorsunuz ya.." diye isyan ederek gittim.Hemşire baktı,doktor baktı diş saplanmamış sadece iz var yüzelsel aşıya gerek yok diyerek yolladılar..Ama bende korku yani ya doktor yanlış yaptıysa ya kudurursam diye...O günde sinüzitlerden başım gözüm ağrıyor burnum şıpır şıpır akıyor..O gün dediğim evvel gün..Eve geldik yazdım Google a kuduz diye..Kudurmuş çocuk resimleri gördüm sinirlerim boşaldı..Derken kudurma belirtilerini hayvan ve insanda okudum..Bir anda piskolojikman hepsini yaşadım annem geldi şükür benim stres azaldı tabii ben elimle oynuyorum bu arada parmaklarımı gerer gibi hareket ettirirken anam bir acı yüzük parmağımda çıktı zannettim ama yok gittim babama çektirdim parmağı yok bir şey...Sen ben o acıyla yattım sabah bir kalktım parmak davul gibi an itibari ile davul gibi hala parmağı ve düz durmuyor ,düz tutunca şiddetli ağrı yaşıyorum..Neyse hemen gittim okuldaki sağlık yerine onlarda üzgünüz canım kırık,çıkık yok ama bağlarını mahvetmişsin demezler mi..İki günde kendimi mahvederim o biçim kızım.Bu arada beni ısıran köpek çok sağlıklı hatta baya sudan ne o ne ben korkuyoruz kendisi de bende şapur şupur su meraklısıyız..Bu arada dünyada kuduzdan sadece 6 kişi kurtulmuş ama 5 gene ölmüş yani 1 tane aslında skala olarak..O da bu kuduz beyine yerleşen delirten bir virüs olduğundan komadan çıktıktan sonra konuşmayı yürümeyi tekrar öğretmişler her şeyi yani..
Şu 12 saat ve 8 gün iyi geçsin köpek mutlu mesut yaşasın bende 72 saati halledeyim zaten şimdiye kadar sorun olmadı şükür..Öptüm..
Hav hav..

3 Mart 2014 Pazartesi

O serseri geçmiş

Poyrazın rüzgarı vursun dudaklarına 
Öpüyorum tamda olmayan gamzenden seni
Belki de var ben bilmedim
Gülümse haydi bebeğim
Ellerin çok sıcak
Sanki atıyor göğsümde bir an 
Tutuyorum gizlerinden
Öpüyorum sözlerinden 
Yanlış anlama beni deliyim farzet
Belki de soruyorum Tanrı'ya 
Geçmişi tutacak gibi sanmışım
Bu serin kış akşamında
Sar beni dünyadaki yarım ol
Beni tamamlayan belki de 
Ayrılmaz ki et kemikten tırnak gibi
Sev çocuk
Uzun yıllar dönecek geri hasretini çektiğin meltemi 
Esecek dudaklarından 
Öperken seni 
Adım adım koş durmadan çıldırt bizi
Görelim depremleri 
En felaket geçmişleri
Adım adım
Sar beni tutmayacak başka elleri
Senin o mahmur o serseri gözündeki yabancı gibi
Olamaz kimse

g.

Not:Uzun zamandır ilk kez bir şarkı besteliyorum ya öyle mutluyum ki hemde hiç sebepsiz..