12 Ekim 2011 Çarşamba

Aşkla ilgili deneme müsfettesi

Ne yapsan boş bazen...Bazen bazı hisler sadece aynı şeylerin tekrarı olmanın ötesine geçemiyor..Bir o kadar yakınken bir o kadar uzak olmak gibi bir şey..
Bu gün kitapta okudum şöyle diyordu; "Ünlü filozof Platon aşkın bölünmüşlük ile varlığımızdaki yalnızlık duygusundan kurtulmaya yönelik bir bütünleşme arzusu olduğunu söylemişti. Platon'un bu düşüncesi şu mitolojik öyküye dayanır: Eskiden iki değil, üç cinsiyet vardı; erkek, kadın ve ikisinin birleşimi. Bu üç cinsiyetin de iki yüzü, dört kolu, dört bacağı ve iki cinsel organı vardı. Yani cinsiyetlerin birinde iki kadın, diğerinde iki erkek ve öbüründe de bir kadın-bir erkek bir aradaydı. İnsanın bu üç cinsiyetten oluşan ataları o kadar güçlü ve baskındılar ki, tanrılar için tehlike oluşturmaya başladılar. Zeus duruma müdahale etti. Onları ortadan ayırdı. Böylece ortaya heteroseksüeller, lezbiyenler ve eşcinseller çıktı. İşte bu nedenle Eflatun (Platon) Şölen adlı yapıtında, "Vücutları bu şekilde ikiye ayrıldıktan sonra, her iki yarı birbirini hep özledi. Her birimiz, bir insanın diğer yarısıyız ve herkes kendine uygun öteki yarıyı arıyor. Kendi yarısına rastlayan aşık, arkadaşlık, güven ve aşkın yarattığı o harika duygularla doluyor."diyor."
Gerçekten böylemiydi..Bu yüzden mi hep eksikti bir yanımız..Belki de bu yüzden sokaklarda binlerce yalnız var...Aşk her gördüğüne bu yüzden mi konmaz...Peki o zaman platonik aşklara ne demeli..Yoksa biri yarısını bulurken diğer onun yarısı olmadığını mı düşünüyor?..Yoksa aslında aşık karıştırıp yarısı olmayana mı gönül veriyor?...
Peki tanrı neden oyun oynar kullarına..Tesadüf ya her yerde karşılaşabilirsiniz..Hayır aşk gerçekten tesadüfleri mi sever?..Yoksa bunlar sadece sadist birer duygumu da kula acı verilir?..
Bir kitap okuyorum ve aklıma binlerce soru geliyor...
Hayat aslında sadece ve sadece deneyimlerden ibaret..Ama deneyimlerimizin çoğuda aşk,sevgi,yada bunlar sandığımız uyduruk olay örgüleri...Evet bunlar bizi büyütüyor..Herkesin ömründe bir hüzünlü aşk hikayesi vardır..
Bazen yanlış kararlarda verebiliriz..Ama şunu nasıl yapabiliriz..Onunla evlenseydim ne olurdu?..Onunla çıksam ne olurdu?..Bunları sormanın hiç bir anlamı yok..Bunlar olmadı...Olamaz..Zaman geriye akmaz..
Belki de önüne bakmak gerekir..Belki de kaçan bir şey yoktur..Belki de herşey bir uydurmadır...
Herkesin aşk diye ölüp bittiği bir gezegen burası..Cinayetler işlenir aşk yüzünden..
Ferhat ,Şirin'i için dağları deler..Mecnun ki Leyla'sı için deli olur çöllere düşer..Siz hiç aşkından vazgeçtiği için ünlenen birini duydunuz mu ?
Aşk budur işte..Aşkı için savaşmaktır..Aşk cesaret demektir..
Biz aşktan bu kadar çok şey beklerken aşka ne veriyoruz..
Eskiden bana göre dünyada 1 milyon yalnız insan vardı...Ama şimdi anlıyorum ki daha çok var...Çünkü herkesin birde ruhunun içinde odalar var...
Kimi içini aşkla dolduruyor kimisi kin ile kötülük ile..
Kimisi hiç bir şey dolduramıyor..Onun payına da beklemek düşüyor..Nasıl Allah Adem ile Havva'yı ayırdı..Adem vaz mı geçmişti Havva'sını aramaktan ..Aramıştı..Bulmuştu..
Ama günümüz koşullarında aşk herkesin konuştuğu ama görenin az olduğu bir olgu haline geldi..Belki de ayaklar altına alındı...Aşk çok kirletildi..Herşey aşka bağlandı..Aşk yüzünden yaptım dendi..
Biliyorum elbette herkesin aşktan beklentileri var..
Atıyorum..Uzun boylu olsun..Güzel kız olsun..Yakışıklı oğlan olsun ..Falan filan..Ama aşk öyle midir?
Siz hiç güzel bir kızın yanında çirkin oğlan görmediniz mi ?
Veya,
Yakışıklı bir oğlanın yanında çirkin bir kız?
İçinizden şöyle demiş olmalısınız...Hepimiz deriz.."Bu çirkin bile kapmış çillop gibi kızı/oğlanı."
Ama aşk bu..
İnsan aşıkken ..Aşık olduğu en güzel/yakışıklı oluverir..
Aslında çok küçük bir istekmiş gibi allahtan dilediğimiz aşk büyük bir bedel..Ödül ...Çünkü herkes gerçek aşka sahip olamaz..Aşk dediğin sevdiğini gözünden sakınmaktır..Sevdiğini incitmemek için incinmektir..Her yürek aşık olamaz...O yüzden belki de ikizide onun vebalini çeker..
Fark ettim ki bu konu hakkında uzun bir deneme yazabilecek bir potansiyele sahibim..
Kendimi tebrik ediyorum şuan..
Ver artık istersen devam edebilirim ama sıkıldım ve yorulduğum için son vereceğim diyeceğim o ki..
Ulan EY AŞK NERDESİN?
Demiyorum şaka şaka(Çok ciddi de olabilirim)..
Demem o ki kafamda bir sürü sorular var ..Ve bunları cevaplamak zor..O yüzden ben sormak istiyorum ikizim bulursa beni yada ben onu bulursam..Yada bulmuş ve görmüyorsam ..O cevaplasın uleyn.
Bu kitap daha çok soru sorduracak gibi...


Resim Casablanca(1942) adlı filme ait bir kare..Rick&Lisa..

Lisa: Sana iki kelimelik sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı?  

Rick: Evet 

Lisa: Seni seviyorum.






4 yorum:

  1. yaratık oluştan varlık oluşuna bir yaşam yürüyüşü.. insan insandan kendini gizledi. yeryüzünü ve işin özünüyse tarih gizledi.. "aşk ölümlünün ölümsüzlüğüdür"..
    gerçek aşk, hayat ile insanın dengeli bir uyumla derin bir melodi içinde oluşudur. yaratıcılık yani beyni tohumlanmış kişinin kendi iç yüzüyle karşılaşması.. hesaplaşması..:/

    YanıtlaSil
  2. Soruna cevap verme cesaretini de gösteriyorum.. Diyalektik bir yaklaşım sergileyerek edebi olarak birinci ağızdan cevap vermek istiyorum..

    O, kaderimdi. Bana yazılandı. Hüzünlü bir ikindi vakti ansızın gelecek, pas tutmuş kozmopolit yalnızlığımı bir çırpıda silecekti. Ve onu tanıyor olacaktım. İlk defa görüyor olsam da tanıyacaktım. Yazılmış kader silsilemin bir parçasıydı ve ben bu parçaya eninde sonunda kavuşacaktım..

    YanıtlaSil
  3. Alın yazıma inanıyorum.O bir yerlerde beni bekliyor bende onu bir gün böyle saf saf beklerken farkında olmadan birbirimizi bulacağız..

    YanıtlaSil
  4. Benim inancımda öyle.. Bir gün ölüm olsa da gelecek yaşamak olsa da.. Alın yazısı şans tesadüf ne dersen de.. O oralarda bir yerde..

    YanıtlaSil