Bir aşk ateşi vardır ki efendim tutanı da yakar çevresini de yakar ama bir mum gibi sadece dibini aydınlatmaz ya işte öyle bir aşk türü de vardır ki o tür tek başına yaşanır efendim..Siz ona "platonik" aşk dersiniz..Halbuki en safi en katıksız aşktır..Masumdur..Sevdiğinin bırak parmağına dokunmak sesini duysan kafii gelir efendim..Ama diyorum ya mum gibi dibini aydınlatmadığı için hep yek hep tektir..Mum gibi erirsin ..Hatta sevdiğine ışık olursun da bir o sendeki şeyi göremez..Bu aşka tutulanlar pek nadirdir ki mutluluk yüzü görsünler..Onların yegane derdi önceleri sevdiği kişiyken birde bakarlar ki artık sevdiğini sevme özelliğinden çıkıp..Sevmeyi sevmek haline gelir..Bu insanın hali çok acıdır..Ne yazıktır ki burası tam dramlı bir sahnedir..Artık bu kişi acı çeker..Ne sevdiğine ulaşmak ister ne onsuz olmayı..Öyle bir arafa düşerki iki ucu boklu çubuk misali..(Bu güzelim yazının içine ettiğim için kendimin elinden öperim..)
Neyse sonuç...
Platonik aşk acı verir..
Haydi ağlayın.
Hatta ağlayalım...
Neyse sonuç...
Platonik aşk acı verir..
Haydi ağlayın.
Hatta ağlayalım...
Ve bir gün o kişinin aşka layik olmadığını anlarsın ya işte o gün asıl en acı andır hayatındaki...
YanıtlaSilAma aşk tuhaf bir şey umarım herkes sevgisine layık olan kişiyi karşısında bulur.
Tabii öyle ama bazen her şeyi anlamlandırmamak gerekli sanırım çünkü o zaman üzülen sen olursun.
YanıtlaSilBu aralar ne yazsan bana tercüme. Bayılıyorum sana. =)
YanıtlaSilTeşekkür ederim ipekciğim çoğu zaman sende bana tercüme oluyorsun inan :)
YanıtlaSil